DİĞER
"Dünyaya ve insanlığa ilişkin büyük durumların, soruların içinden hareket eden bir yazar değil Boström. Minör bir alanda, sadelik ve yalınlıkla açıyor sorularını. Yazarın çağrışımlara açık, sezgilerini dinleyerek akan yazma stili kurduğu olayların akışında, kahramanlarında da hissediliyor. Yalnızca kahramanlar değil, yazar da kırılgan ve naif. Berrak, şeffaf, açık."
“Helios Felaketi genç bir kızın varoluş sorunsalını, deliliğe yaklaşan depresyonunu ve ölme isteğini, dil aracılığıyla kuramadığı iletişimi yoğun ve şiirsel dille aktarırken, okuyucuyu kendi gerçekliğine ve şiddetine davet ediyor.”
"Konuşulanlar kadar konuşulmayanların da biçimlendirdiği, özünü ve merkezini sürekli kaydırdığı, dönüştürdüğü bir hakikat söz konusu. Ege’nin iki yakasında hakiki bir yüzleşmeye yüzümüzü dönmek için şöyle de denilebilir: Yunan Cephesi'nde yeni bir şey var! Artık darısı Türk edebiyatının başına!"
Linda Boström Knausgård’ın Helios Felaketi adlı romanı çok kısa bir süre içinde Kıraathane Kitapları arasında yayımlanacak. Ali Arda’nın İsveççeden çevirdiği kitaptan kısa bir bölümü sunuyoruz...
Bugün akademik sınırlar içinde hissettiğimiz çaresizliğin panzehirini, Latour’un şikâyet ettiğimiz hemen her şeyin gücünü, arındırma faaliyetlerinden aldığına yönelik argümanında bulabiliriz...
Ekonomiyi sığ, günübirlik, liyakatten uzak bürokrasiyle, yandaş kayırmacı zihniyetle yönetmeye çalışan, sanayide, tarımda, üretimde yapılması gereken reformları yıllardır gerçekleştirmeyen bir yönetim anlayışının doğadan yana tavır alması mümkün olabilir mi?
Ümit Şahin: Yeşil politikadan, güçlü bir Yeşiller Partisi yaratmaktan başka bir yol olmadığını vurgulamak isterim. Yani yine demokrasi mücadelesine geliyoruz. Kriz derin ve bu işin kolay bir yolu yok...
Türkiye’de devlet-doğa rabıtasında karşımıza çıkan olgu, emekçilerin ve doğa haklarının yerine, neoliberal politikaların ve çıkar-rant odaklarının yerleştirildiği, iktidar sistemini destekleyen ve pekiştiren bir yerel yönetim pratiğinin hâkim olduğudur...
Zaven Biberyan’a memleket romanı ve edebiyatı içinde bir yer açmalıyız. Şahsi kanaatim, bunun zirvelerde bir yerde olması gerektiği yönünde, en, en büyüklerin yanında
Mevsim Yas, Türkçe yazıldığına göre Türklere mi seslenmektedir? Ama Kürtlerin çoğu zaten Türkçe bilir. Ceyran, örneğin Mehmet Uzun gibi kitabı Kürtçe yazabilir miydi?
Yavuz Ekinci: Bu çağın bir kurtarıcıya ihtiyacı var mı? Evet var. Fakat bir kurtarıcı gelse de bu çağa bir şey yapamaz. Çünkü artık kurtarıcı mesiyetik bir kurgudur. O artık umuduyla değil umutsuzluğuyla ruhumuzdaki varlığını sürdürüyor...
İnsan haklarının, sürekli olarak hayvan hakları ile çarpıştırıldığı ve her nosyondan üstün tutulduğu; doğanın ise bir kaynak olarak görüldüğü bir sistemde, hayvanların hakları da tabii ki yok sayılıyor...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.